Çevre Kirliliğinin Sağlık Açısından Olumsuz Etkileri
21. yüzyılda yaşamak, zehirli bir dünyada yaşamakla eşdeğerdir. Hızlı kentleşme ve geçen yüzyılda fosil yakıtların artması, kişileri havadaki, topraktaki karbondioksit, uçucu organik bileşikler ve endokrin bozucu kimyasallar dâhil sudaki zararlı kimyasallara her zamankinden daha duyarlı hale getirmiştir. Bu kirleticiler, kanser, kalp hastalığı ve akciğer hastalığı gibi birçok kronik hastalık riskini artırarak önemli bir küresel sağlık sorunu haline getirir. Kimyasallara maruz kalma kozmetiklerde, plastiklerde ve mobilya gibi yaygın ev eşyalarında kullanıldığından günlük olarak yoğun şekilde yaşanan bir durumdur.
Kontrollü çalışmalar, uçucu organik bileşikleri, havadaki karbondioksiti normal aralıktaki ve ofis ortamlarında bulunan seviyelere (ofislerin en kötü % 25’i) düşürdüğünü, birçok önemli biliş parametresinin önemli ölçüde azaldığını göstermektedir. Havadan kaynaklanan etkilerin büyüklüğü, alınan nootropiklerden daha büyüktür. Uçucu organik bileşikler ve karbondioksit seviyeleri düşük olduğunda bilişsel skorlar % 101 daha iyidir. Bu yazıda kirliliğin ve çevresel toksinlerin insan sağlığı üzerindeki zararlı etkileri hakkında bilgiler bulunmaktadır.
Çevre Kirliliği Nedir?
Sanayi devriminin ardından artan şehirleşme ve ekonomik gelişme, enerji tüketiminde ve atık emisyonlarında bir artışa neden olmuştur. Bu nedenle, çevre kirliliği dünya çapında rahatsız edici oranlara ulaşmaktadır. Yakın tarihli bir Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporuna göre, dünya nüfusunun yüzde 92’si, DSÖ güvenlik sınırlarını aşan kirli bölgelerde yaşamaktadır. Bu bölgelerdeki çocuklar özellikle risk altındadır. UNICEF’in yakın tarihli bir raporunda (Ekim 2016), beş yaşın altındaki yaklaşık 600.000 çocuğun, özellikle de düşük gelirli ülkelerde, açık ve kapalı hava kirliliğinin yol açtığı ya da ağırlaştırdığı hastalıklardan her yıl öldüğü tespit edilmiştir.
Çevresel toksinlerdeki endişe verici artış, ABD’ye yıllık sağlık harcamalarında yaklaşık 340 milyar dolara mal olan önemli bir halk sağlığı problemi olarak kabul edilmektedir. Bu kirleticilerin ilgili en arasında karbon monoksit (CO), kükürt dioksit (SO olan 2 ), azot oksitler (NOx), uçucu organik bileşikler (VOC), ozon (O 3 tümü), ağır metaller ve solunabilir parçacık madde, doğum öncesi bozukluklar, solunum bozuklukları, kalp hastalığı, zihinsel bozukluklar, ayrıca hastalık olasılığının artması ve yaşam ömrünün azalması ile ilişkilendirilmiştir. Bu kimyasalların birçoğu, ulaşım kaynakları (örneğin, araçlar) sabit kaynaklar (örneğin fabrikalar, enerji santralleri ve rafineriler) ve iç mekan kaynakları (örneğin, inşaat, temizlik ve pişirme malzemeleri) dahil olmak üzere insan yapımı kaynaklardan kaynaklanmaktadır.